21 Şubat 2013 Perşembe

Adı Bakıcı/Yardımcı/Dadı ama İlla Ki “Sorun”!


Hiç istemezdim ama bu konuda hatrı sayılır bir deneyime sahip oldum ne yazık ki. Bunu da paylaşmak boynumun borcu dedim nihayetinde, belki ufak da olsa faydası olur bu gerçekle yüzleşmekte olan / yüzleşecek sevgili annelere.. 

Sakınan göze çöp batar bir kere, bu birinci öğrenimimiz. Ben henüz sevgili oğlumun karnımın içinde, her an benimle olduğu, ve her ihtiyacının benim tarafımdan karşılandığı o saadet zamanlarında başladım bu konuda kaygılanmaya. Okuyup öğrendikçe de tek gayem oğlumun duygusal gelişimine en ufak bir halel gelmesin diye zinhar 3 sene bakıcı değiştirmemek oldu. Zira ilk 3 yıl duygusal gelişimin çok yoğun olduğu, bebek camiasının 3’den fazla yüze bağlılık geliştirmekte zorlanacağı ve ihtiyacını karşılayan yüz değiştikçe güven konusunda problem yaşayabileceği konusunda ciddi çalışmalar var. Haliyle daha 7. ayımda başladım danışmanlık şirketlerini, nam-ı diğer ajansları aramaya. Hepsi klasik, “çok erken, işe alacağınız zaman bir 20 gün önce haber verin hallederiz” dediler. Doğum iznime ayrılınca da başladım görüşmeler yapmaya. 2 kişiyi önceliklendirdim, annelerimle görüştürdüm son kararı birlikte verebilmek için. Herşey ideal ilerledi yani. Ve ortak kararımız ile bir kişiyi başlattık. Yatılı & Türk idi. Bankadan emekli, bir çocuğu olan, görmüş geçirmiş biriydi. 2. gün gönderdik sigara içtiğini ve bunu saklamaya çalıştığını annem sayesinde farkedip.. İşte masal böylece sona erdi. Sonraki deneyimlerimi detaylandırmak istemiyorum elbette ama benim bu deneyimden bu ana kadar öğrendiklerimle söyleyebileceklerim;

1. Mükemmel Bakıcı diye birşey yoktur! Şimdi biliyorum ki kendi klonumu işe alsam Aras’a bakıcı olarak, klonumu bile %100 beğenmem. Bir kere bu gerçeği kabul etmek gerekiyor. Hiçkimse, ama hiç kimse sizin çocuğunuza sizin gibi hissederek bakamaz, davranamaz. Bununla ne kadar erken yüzleşirseniz o kadar iyi.

2. Bebeğinize kimin bakacağına SİZ karar vermelisiniz. Siz en iyi nasıl hissedecekseniz, sizin aile düzeniniz için en iyisi ne olacaksa ona karar verebilmelisiniz. Anneanne ve babaanneler her zaman sevgi dolu birer seçenek, ve belki de çok çok iyi birer seçenek ama herkes için her zaman uzun vadede en doğru tercih olmayabilir. Onlar tercih edilecekse mutlaka ama mutlaka birinin belirlenmesi öneriliyor. Dönüşümlü bakmaları hiçbir şekilde önerilmeyen bir metod çocuğun duygusal gelişimi açısından. Artık herkesin malumu, bebekler büyürken mümkün olduğunca değişmeyen, bir sonraki anı tahmin edebilecekleri ortamlarda rahat ediyorlar.

3. Hep söylediğim gibi, doğum izni dediğin kelebek ömrü gibi, bir anda bitiveriyor. O yüzden çocuğunuzu büyütürken bir bakıcıdan yardım almaya karar verirseniz,  seçim mümkünse doğum izni bitiminden en az 2 ay önce yapılmış ve bu kişi işe başlamış olmalı. 2 ay bir düzen kurabilmek için ancak yeter. Ve unutmayın, o başlayan kişiyle devam edip edemeyeceğinizi, yeniden seçim sürecine başlayıp başlamayacağınızı bilemezsiniz. İdealde doğumdan önce bu işi çözmek en doğrusu..

4. Yatılı mı Gündüzlü mü? Buna karar vermek için pekçok parametre var. Ev müsait mi, evde yaşayan kişiler hangisinde daha rahat edebilecek, çalışma saatleri nasıl planlanıyor vb. İkisinin de elbette avantajları ve dezavantajları var. Yatılı yardımcınız olması durumunda “geldi mi, gelecek mi, geç mi kalacak, hiç mi gelmeyecek” gibi sırat köprüsünden geçirten soruları her sabah yaşamazsınız mesela. Veya her akşam aman geç mi kalacağım, trafikte kalırsam yüzünü asar mı, kaçar gider mi diye dertlenmek zorunda kalmazsınız. Gündüzlüde de akşam olup bebeğiniz uykuya daldığında evinizde yalnız, eskisi gibi olmanın tadını çıkarırsınız, eviniz size kalır..

5. Türkler şöyle iş yapmaz, Moldovyalılar böyle kötü çalışır, Türmenistanlılar şöyle cingöz olur vırt zırt diye başlayan genellemelere hiç aldırış edilmemelidir. Aslolan “insan”dır. İnsanlık da milliyet gözetmez. Dolayısıyla milliyet ayrımı değil de adayların yaşam biçimi ayrımı daha mantıklıdır.

6. Bulunması zordur ama, kendi özel hayatında düzeni olan ve mutlu olan kimseler problem potansiyeli diğerlerine göre daha az olan kimselerdir.

7. Bebeğe bakan kişi O’nun dilinden anlıyor, O’nunla konuşuyor, O’nu hayatın içine alıyor ve sevgisini cömertce sunuyorsa geriye kalan teferruatlara çok fazla takılmamak gerekir. Bu bileşim bulunması çok ama çok zor bir bileşimdir, kıymeti bilinmeli, bebekle arasındaki iletişim ve ilişkiye gereğinden fazla müdahale edilmemelidir.

Herkesin ilk karar verdiği kişiyle çocuğunu güven içinde, sevgi ve huzurla büyütebilecek kadar şanslı olmasını diliyorum..