Hiç istemezdim ama bu konuda hatrı
sayılır bir deneyime sahip oldum ne yazık ki. Bunu da paylaşmak boynumun borcu
dedim nihayetinde, belki ufak da olsa faydası olur bu gerçekle yüzleşmekte olan
/ yüzleşecek sevgili annelere..
Sakınan göze çöp batar bir kere, bu
birinci öğrenimimiz. Ben henüz sevgili oğlumun karnımın içinde, her an benimle
olduğu, ve her ihtiyacının benim tarafımdan karşılandığı o saadet zamanlarında
başladım bu konuda kaygılanmaya. Okuyup öğrendikçe de tek gayem oğlumun
duygusal gelişimine en ufak bir halel gelmesin diye zinhar 3 sene bakıcı
değiştirmemek oldu. Zira ilk 3 yıl duygusal gelişimin çok yoğun olduğu, bebek
camiasının 3’den fazla yüze bağlılık geliştirmekte zorlanacağı ve ihtiyacını
karşılayan yüz değiştikçe güven konusunda problem yaşayabileceği konusunda
ciddi çalışmalar var. Haliyle daha 7. ayımda başladım danışmanlık şirketlerini,
nam-ı diğer ajansları aramaya. Hepsi klasik, “çok erken, işe alacağınız zaman bir
20 gün önce haber verin hallederiz” dediler. Doğum iznime ayrılınca da başladım
görüşmeler yapmaya. 2 kişiyi önceliklendirdim, annelerimle görüştürdüm son
kararı birlikte verebilmek için. Herşey ideal ilerledi yani. Ve ortak kararımız
ile bir kişiyi başlattık. Yatılı & Türk idi. Bankadan emekli, bir çocuğu
olan, görmüş geçirmiş biriydi. 2. gün gönderdik sigara içtiğini ve bunu
saklamaya çalıştığını annem sayesinde farkedip.. İşte masal böylece sona erdi.
Sonraki deneyimlerimi detaylandırmak istemiyorum elbette ama benim bu
deneyimden bu ana kadar öğrendiklerimle söyleyebileceklerim;
1. Mükemmel Bakıcı diye birşey yoktur! Şimdi biliyorum
ki kendi klonumu işe alsam Aras’a bakıcı olarak, klonumu bile %100 beğenmem.
Bir kere bu gerçeği kabul etmek gerekiyor. Hiçkimse, ama hiç kimse sizin
çocuğunuza sizin gibi hissederek bakamaz, davranamaz. Bununla ne kadar erken
yüzleşirseniz o kadar iyi.
2. Bebeğinize kimin bakacağına SİZ karar vermelisiniz.
Siz en iyi nasıl hissedecekseniz, sizin aile düzeniniz için en iyisi ne
olacaksa ona karar verebilmelisiniz. Anneanne ve babaanneler her zaman sevgi
dolu birer seçenek, ve belki de çok çok iyi birer seçenek ama herkes için her
zaman uzun vadede en doğru tercih olmayabilir. Onlar tercih edilecekse mutlaka
ama mutlaka birinin belirlenmesi öneriliyor. Dönüşümlü bakmaları hiçbir şekilde
önerilmeyen bir metod çocuğun duygusal gelişimi açısından. Artık herkesin
malumu, bebekler büyürken mümkün olduğunca değişmeyen, bir sonraki anı tahmin
edebilecekleri ortamlarda rahat ediyorlar.
3. Hep söylediğim gibi, doğum izni dediğin kelebek
ömrü gibi, bir anda bitiveriyor. O yüzden çocuğunuzu büyütürken bir bakıcıdan
yardım almaya karar verirseniz, seçim
mümkünse doğum izni bitiminden en az 2 ay önce yapılmış ve bu kişi işe başlamış
olmalı. 2 ay bir düzen kurabilmek için ancak yeter. Ve unutmayın, o başlayan
kişiyle devam edip edemeyeceğinizi, yeniden seçim sürecine başlayıp başlamayacağınızı
bilemezsiniz. İdealde doğumdan önce bu işi çözmek en doğrusu..
4. Yatılı mı Gündüzlü mü? Buna karar vermek için
pekçok parametre var. Ev müsait mi, evde yaşayan kişiler hangisinde daha rahat
edebilecek, çalışma saatleri nasıl planlanıyor vb. İkisinin de elbette
avantajları ve dezavantajları var. Yatılı yardımcınız olması durumunda “geldi
mi, gelecek mi, geç mi kalacak, hiç mi gelmeyecek” gibi sırat köprüsünden
geçirten soruları her sabah yaşamazsınız mesela. Veya her akşam aman geç mi
kalacağım, trafikte kalırsam yüzünü asar mı, kaçar gider mi diye dertlenmek
zorunda kalmazsınız. Gündüzlüde de akşam olup bebeğiniz uykuya daldığında
evinizde yalnız, eskisi gibi olmanın tadını çıkarırsınız, eviniz size kalır..
5. Türkler şöyle iş yapmaz, Moldovyalılar böyle kötü
çalışır, Türmenistanlılar şöyle cingöz olur vırt zırt diye başlayan
genellemelere hiç aldırış edilmemelidir. Aslolan “insan”dır. İnsanlık da
milliyet gözetmez. Dolayısıyla milliyet ayrımı değil de adayların yaşam biçimi
ayrımı daha mantıklıdır.
6. Bulunması zordur ama, kendi özel hayatında düzeni
olan ve mutlu olan kimseler problem potansiyeli diğerlerine göre daha az olan
kimselerdir.
7. Bebeğe bakan kişi O’nun dilinden anlıyor, O’nunla
konuşuyor, O’nu hayatın içine alıyor ve sevgisini cömertce sunuyorsa geriye
kalan teferruatlara çok fazla takılmamak gerekir. Bu bileşim bulunması çok ama
çok zor bir bileşimdir, kıymeti bilinmeli, bebekle arasındaki iletişim ve
ilişkiye gereğinden fazla müdahale edilmemelidir.
Yorumlara tamamen katılıyorum güzel bir açıklama yazısı olmuş, ancak bakıcıyı kontrol mekanizması için kamera sisteminin çok faydalı olacağını da belirtmek gerekiyor. http://www.bebekizle.com sitesinden detaylı bilgi alabilirsiniz.
YanıtlaSilkesinlikle! bebekle ilgilenen kim olursa olsun, evden uzak zaman geçiren anneler mutlaka kamera sistemi kullanmalı, herşeyden öte gün içinde O'nu görmek, sesini duymak, az da olsa hasret gidermek için..
SilMelike hanım gerçekten çok güzel bir yazıyı kaleme almışssınız tebrik ederim. Çalışan anneler için gerçekten büyük bir sorun bakıcı, dadı yada yardımcı birde dede ve nineler var onlar ise gerçekten farklı avantaj ve dezavantajları olan seçenekler avantaj daha güvenilir olmaları iken dezavantajları ise torunların isteklerini kıramadıkları için bazen çocuklar kendi anne ve babalarının sözlerini dinlememeye başlayabiliyor. Dede ve ninelerin aslında bunu kasıtlı olarak yaptıkları tabiki söylenemez ancak her seçeneğin bir riski var hesap edip ona göre hareket edilmeli.
YanıtlaSil